Arap Baharı Sonrası İslamcı Hareketlerin Değişen Gündemi


Creative Commons License

, Arslan S.

Diğer, ss.22-28, 2022

  • Yayın Türü: Diğer Yayınlar / Diğer
  • Basım Tarihi: 2022
  • Sayfa Sayıları: ss.22-28
  • Polis Akademisi Adresli: Evet

Özet

Hz. Peygamber’in ahirete irtihalinden itibaren yaklaşık 14 asırlık dönemde Müslümanların siyaset tecrübesi belli merhalelerden geçerek bugüne ulaşmıştır. Bu tecrübede İslam, merkezî ve düzenleyici bir rol oynamıştır. Müslüman dünyadaki siyaset tecrübesinde İslam’ın merkezî ve düzenleyici rolü, Avrupa’da ortaya çıkan Rönesans, Reform, Aydınlanma ve bir dizi devrim neticesinde geleneksel olanla bağların koparıldığı modern döneme kadar devam etmiştir. Modern dönemle birlikte, aklın temel ve biricik bilgi kaynağı kabul edilmesi, siyasal alanın (dinden) özerkleşmesi, iyi hayat idealinin terkedilmesi, aşkın olanın yerine içkin olanın geçmesi (Kayapınar, 2014, s. 3) Müslümanların 14 asırlık siyaset tecrübesini derinden etkilemiştir. Özellikle Avrupa’nın İslam dünyası karşısındaki yükselişinde, ilerleme ile sekülerleşme arasında kurulan bağ ve siyasetin özerkleşmesi, Müslümanlar için dinin merkezî konumunu tartışmaya açmıştır.

Siyasetin özerkleşmesi, Avrupa’da tecrübe edildiği haliyle modernliğin bir sonucu ve ilerlemenin nedeni olarak hem dinsel hem de özel olandan ayrılmayı ifade etmektedir (Roy, 2020, s. 24). Kamusal ile özel alanın ayrışıp, dinin sadece bir vicdan meselesi haline getirilmesi (Aydın, 2002, s.109); bunun, Müslüman toplumların önüne bir kurtuluş ve ilerleme reçetesi olarak sunulması, Müslüman dünya üzerinde bölücü bir etki yaratmıştır. Bir kesim kurtuluş ve ilerleme için Avrupa tecrübesini olduğu gibi Müslüman dünyaya aktarmak istemiş ve İslam’ın kamusal alandaki merkezî ve düzenleyici rolünü ortadan kaldırmaya yönelmiştir. Diğer kesim ise İslam’ı tekrar topluma ve devlete hâkim kılmak istemiş, tecdid ve ıslah faaliyetlerine başlamıştır.

Ne var ki Tanzimat (1839), Meşrutiyet (1908) ve nihayet 1924’te hilafetin ilgası ile din, kamusal alandan tecrit edilmiş; başlatılan ıslah ve tecdid faaliyetleri tam olgunlaşma aşamasındayken yok edilmiştir (Gannuşi, 2017, s. 56). Bu durum, dinleri ile birlikte kamusal alandan dışlanarak periferiye itilen Müslümanları, merkezî konumlarını kazanmak ve İslam’ı tekrar hayata hâkim kılmak adına örgütlü faaliyetlere itmiştir. Böylece, İslam, siyasi hedefler doğrultusunda çalışan gruplar ve örgütler tarafından araçsallaştırılarak çağdaş bir siyasi ideoloji halini almıştır (Chamkhi, 2014, s. 454).